1852 Yılında Sultan Abdulmecid tarafından inşaa edilmiştir.
İngiliz mimar James Smith’e inşaa ettirilmiştir.
22x10m Dikdörtgen planlı bir yapıdır.
Bina şekli itibariyle deyim yerindeyse ayakları yere sağlam basan bir bina, inşa edildiği tarihten beri çeşitli şekillerde kullanılmasından ötürü, ister istemez yapı zarar görmüştür, günümüze yaklaşınca yapının 10-20 m yakınından Tramvay geçmeye başlıyor. Tramvay geçişleri ve yoğun araç trafikleri binaya gelen sismik etkiyi arttırıyor, son zamanlarda yapımına başlanan Galata Port’ta bu sismik etkiyi arttırıyor.
Normal şartlarda denize doğru bir yapım süreci olduğu için binanın sağa doğru yatması beklenir. Fakat yapıya bakıldığında böyle bir şeyin olmadığı aşikar. Yapının yoğunlukta alt kat olmak üzere üst katta kısmi çatlamaları mevcut. Buda akla ilk olarak sismik etki ve binanın yaşını getiriyor. Galata Port’tan sonra çatlamaların artışını, sismik etkiye sav olarak gösterebiliriz.
BİNANIN ESKİ HALİNE GELMESİ İÇİN NE YAPABİLİRİZ?
En doğru müdahale Galata Porttan sonraki müdehale olacaktır elbette, fakat bina sürekli bir yıkılma tehlikesi altında olacaktır. Bu tehlikeden dolayı kısmi önlemler alınmalı, hatta alacağımız önlemler belki binanın bir daha önlem alınmasına ihtiyaç doğurmayacaktır.
Binanın tüm cephesinde 2-3 metre genişliğinde çukur kazılıp temele kadar inilecektir. En dış kenara beton dökülüp(20-30 cm), hemen ardından sismik etkiyi soğuracak bir malzeme(fondaline, elastik malzeme) Ardından gerilmeleri durdurup söndürebilecek yaylar takılıp binaya bir daha elastik malzeme ile dokunulacaktır. Böylece bina yan taraflardan gelebilecek tüm olumsuzluklara cevap verebilir.
Eğer bina temel altından toprak kayması vb. olumsuzluklar yaşamazsa, alınan önlem bu binayı uzun bir süre hayatta tutacaktır. Tabiki bunlar benim düşüncelerim sizin düşünceleriniz var ise belirmenizi rica ederim.
Comments