'' Yazımın devamını yine Barok Dönemi II olarak sizlerle paylaşmayı düşünüyorum :) Dünyadan örnekler ile Barok Sanatı araştırmalarımın değişen seyirlerinde görüşmek üzere :) '' diyerek bitirmişim bir önceki Barok Dönemi'ni.
Yazının başlığını düşünürken Barok Mimarisi'nin aslında ne kadar büyük bir karakter olduğu geldi aklıma. Bu sebeple başlığı ' Barok Bir Karakter mi? Yoksa Birkaç Karakter mi?' olarak belirleyecektim ancak ilk paylaşımın devamı olacağı için daha resmi bir başlık yazarken buldum kendimi. (Bir sonraki yazı kesinlikle bu başlık ile yazılacak şimdiden söyleyeyim). Karakter analizine girmemek için kendimi zor tutuyorum ama barok hem ciddi hem de zarif bir kişilik. Biraz despot biraz da egoist...
Aslında karakteristik özellikleri ile diğer yapıları da ilerleyen zamanlarda ele alabiliriz. Belki de bu yapılar günümüzde kime benziyor, aslında yaşayan ve içerisinde tarih barındıran mimari eserlerin etten kemikten canlılar ile bağdaşarak betimlenmesi ilgi çekici olabilir. Bunu düşünürken bir yandan yarıda bıraktığım yazıyı artık görsellerle anlatmaya geçmeliyim. Buyurun Aziz Petrus Kilisesi;
Aziz Petrus Kilisesi (Bazilikası) / İtalya / Roma
Mimar: Gianlorenzo Bernini
Roma’da (Vatikan) bulunan bu bazilikal kilise öylesine önemlidir ki, Katolik mezhebinin merkezi sayılır ve hristiyanların en büyük kilisesidir. Bütün dünyadan sadece turistler değil aynı zamanda dini ibadetlerini yerine getirmek üzere hristiyanlar da buraya her yıl akın eder.
Bu kilisede Michelangelo da çalışmış ve ölünce proje durmuştu. Daha sonra birçok farklı mimar çalışmış fakat yeni papa V. Sixtus yılında kilisenin önündeki meydanın tasarlanması ve kilise inşaatının devam ettirilmesi için Bernini’yi görevlendirmiştir. İnşaatına 1506’da başlanan yapı, 1626’da bitirilebilmiştir. Bu kilise aynı zamanda San Pietro Bazilikası olarak da bilinir.
Aziz Paul Katedrali / B.K. / Londra
Mimar: Sir Christopher Wren
Büyük Britanya’nın en önemli barok dönemi eserleri arasında sayılır. Barok mimari Kuzey Avrupa ülkelerinde daha yavaş gelişmiş ve daha az görkemli yapılar tasarlanmıştır. Bu yapı da İtalyan baroğuna kıyasla daha az abartılı tasarlanmıştır. Yıkılıp yeniden yapılanlar sayılmazsa, bu katedral Londra'da bulunan beşinci Aziz Paul Katedrali'dir.
1668 yılında, kentte başlatılan bayındırlık çalışmaları çerçevesinde yıkılmış katedralin onarım görevi diğer 50 mahalle kilisesi ile birlikte Christopher Wren'e verildi. Bir önceki katedralin plan ve çizimlerine göre, eski katedralin üzerine bir yenisini inşa etme önerisi 1669 yılında reddedildi. 1670 - 1673 arasında tasarladığı Yunan Haçı biçimindeki çizimlerde çok radikal olduğu gerekçesiyle geri çevrildi. Üçüncü ve kabul gören tasarımın yapımına 1675 yılının haziranında başlandı. Yeni katedralin eskisine göre daha küçük kubbeleri vardı. Wren, II. Charles'dan aldığı izin doğrultusunda süsleme amaçlı olarak tasarımda değişiklik yapma hakkını aldı. Pek çok değişiklik yaparak yapının bugünkü hâlini almasını sağladı. Sade İngiliz barok tarzında süslenen yapının kubbesi Roma'daki Sen Peter Katedrali'ninkinden esinlenerek yapılmıştır. Tepesindeki haç ile birlikte uzunluğu 111 metredir. Biri büyük, ikisi küçük toplam üç kulesi vardır.
Yunan Haçı tasarımlı çizim
Eski plana göre yapılan çizim
Wren'in yapılması uygun görülen tasarımı
Katedral bugün halka açık bir yerdir. İbadet amaçlı gelmeyen ziyaretçiler ücret ödeyerek katedrali ziyaret edebilirler.
Yazının sonuna geldiğimde şunu düşündüm 'yaşanmışlık dolu tarihi açıkça anlatan ne müthiş yapı' işte tam da bu yüzden yapıların karakteristik özelliklerini insanlarla bağdaştıralım dedim. Kim bilir belki Niccolo Machiavelli' dir bu yapının karakteri belki de Hannah Arendt ...
Bu ve diğer yapı araştırmalarında ben de kendimden bir çok yön buldum, bence tarih yapısal dokunuşların tamamı ile dönemi anlatan, ön sözsüz, alt bilgisiz en açık kitaptır. Bir sonraki yazımın ne üzerine olacağı ve başlığı hazır diyebiliriz, o zaman şimdiden iyi okumalar...