Meydan ne demek? Meydanın kelime anlamı; insanların eylemlerini yerine getirdiği, üç boyutlu hacimsel bir düzlemdir. Meydanın ilk örneğine Yunan kentinde agora olarak karşımıza çıkıyor. Agora başlangıçta geniş bir yol ve insanların toplandığı mekanlardır. Roma döneminde forum, Osmanlı döneminde ise karşımıza Pazar yerleri olarak karşımıza çıkmakta meydanlar. Peki günümüzde meydan nasıl bir yer? Genellikle sert zeminli, arabaların dışlandığı, halka açık mekanlar. Meydanlarının tanımında hayat olan mekanlar olarak da geçmekte. Maalesef günümüz meydanlarında çok fazla bir hayat olduğu söylenemez. Beton çölünde nasıl bir hayat bekleyebiliriz ki!
Meydanları çevreleyen yapıların çoğu kafe, mağaza, iş yerleri olduğu için belki de biz meydanlar da hayat bulamıyoruz. Meydanları bir yerden başka bir yere geçerken geçiş noktası kullanmaktan ziyade, uğrayıp, oturup, buluşma yeri, vakit geçirme mekanları olarak görebilirsek belki meydanlarımızda hayatı yaşatabiliriz.
Ülkemiz de çok fazla meydan var. Çok fazla kalabalığa ev sahipliği yapan, çok köklü tarihi olan meydanlarımız var. Fakat şuan da amacına çok fazla hizmet etmiyor. Örnek vermek gerekirse taksim meydanı.
Önceleri insanların gelip ağaç altlarında şarkı söylediği, akşamları kahve içip muhabbet ettikleri, gösterilerin düzenlendiği bir yerken şuan gelip geçerken kahve içilen dükkanlar, simit yenilen pastanecilere döndü. Yılın bazı zamanlarında meydanın canlanması için konulan laleler ne kadar canlandırıyor tartışma konusu ama en azından griye bir renk kattığı doğrudur.
Tek taksim meydanı değil, Türkiye de yüzlerce yaşamını kaybetmiş meydanlarımız var. Bizler meydanları işlevinden farklı kullandığımız için yaşamını kaybediyor. Belki de artık meydanlara gereken önemin verilmesinin vakti gelmiştir ne dersiniz? Meydanlarımız da yaşayalım gelip geçmeyelim, hayatımızı yansıtalım. Şarkı söyleyenlere garip gözle bakmak yerine eşlik edelim. Muhabbet etmek isteyenlerin lafını kesmek yerine çayımızı çekirdeğimizi alıp uzun uzun konuşalım. Belki o zaman hem biz yaşarız hem de meydanlarımız…
Comentários