İstiklal Caddesi; İstanbul için tarihi dokusunu günümüzde dahi yitirmeden var olmayı sürdüren simgelerinden yalnızca bir tanesidir. Bu tarihi dokuyu oluşturan ana unsur ise elbette yıllar öncesinden inşa edilmiş mimari yapılardır. Bu yapılardan birçoğu, günümüzde çeşitli sergilere ve sanat etkinliklerine ev sahipliği yapan sanat galerisi işlevini üstlenmiştir. İstiklal Caddesi’nin tarihi dokusu ve cadde boyunca birçok sanat galerisinin var olması; tarih, insan ve sanat kavramlarının birbirinden beslendiğinin ve ayrılamaz bir bütün olduğunun en somut kanıtlarındandır.
Her gün yüzlerce kullanıcının bulunduğu İstiklal Caddesi’nde bu sanat galerileri ve merkezlerinin belki de en çarpıcı örneği, 1958 yılında Paul Schmitthener tarafından inşa edilen Yapı Kredi Kültür Sanat Binası’dır. Mimari anlamda son derece önemli bir yere sahip olan bu yapı aslında Türk Mimarlık Tarihi için başarılı ve etkileyici bir yeniden işlevlendirme ve dönüştürme örneği sayılabilir. Teğet Mimarlık tarafından yeniden işlevlendirilen YKKS, yapının içine girilmeden bile İstiklal Caddesi’ndeki tüm ziyaretçi ve kullanıcıya bu mekânı deneyimleme fırsatı sunuyor. Yapıda yeniden işlev kazandırma prensibi ön planda tutulurken bununla birlikte en başarılı tasarlanan alanlardan biri de şüphesiz ki yapının ara sokağa bakan cephesidir. Bu cephe yapının mevcut halinde sadece zemin kattaki boşluk algısını, diğer katların iki cephede de sıra ile dizili pencereleri sebebi ile yıkıyordu. Fakat ara sokağa bakan yan cephenin tamamen boşaltılması YKKS Binası’nı daha etkileyici bir mimari yapıya dönüştürdü. İç sirkülasyonun yerleştirildiği bu alanı cephede şeffaflığa gidilerek tamamen cam ile kaplamak, hem mekanı ziyaret eden kullanıcılara içeriden İstiklal Caddesi’ni izletmeyi, hem de caddedeki kullanıcılara binanın içine girmeseler dahi dışarıdan yapı içindeki sirkülasyonu göstererek yapıyı iç-dış bağlamında deneyimleme imkanı yarattı. YKKS, aslında yıllar önce bir banka binası olarak kullanılıyordu. Dönüştürülen bu yapı günümüzde ise çok sayıda nitelikli sanat sergileri ve projeler için kültür ve sanat merkezi işlevini üstlenmiş durumda. Ziyaretçiler ve kullanıcılar için müze, sergi salonu, kitabevi, kütüphane gibi farklı işlevlere sahip mekân kurgusuna sahip olan YKKS Binası’na önem kazandıran bir diğer etken de tüm şeffaflığı ile caddeyi içine alan cephede sergilenen Akdeniz Heykeli’dir.
Akdeniz Heykeli
Sanat tarihinde iz bırakan isimlerden olan heykeltıraş İlhan Koman’ın bu büyüleyici eseri Akdeniz Heykeli’nin insanı etkileyen, oldukça manidar bir anlamı var. Akdeniz Heykeli farklı boyutlarda asimetrik yüz yirmi parçadan oluşmaktadır. Bu parçalar birbirinden farklı yaşam tarzlarına sahip insanları ve konuştukları farklı dilleri, farklı dinleri, inanışları ve kültürleri temsil ediyor. Bu farklı parçaların bir araya geldiğinde coşkusal ve ne kadar etkileyici bir bütün oluşturduğunu heykele bakınca gözlemlememek elde değil. Heykele yandan bakıldığında ise, erkek ve kadın sureti aktarılıyor. İsminin Akdeniz olma sebebi ise, İlhan Koman’ın bu heykele tasarımıyla yüklediği anlamla birebir örtüşmektedir. Heykelin tüm bu farklılıkları kucaklayan bir kadının sevgisi ve kucaklaşması anlamını taşıması İlhan Koman’a büyük bir denizi; Akdeniz’i anımsatmış. Heykeli oluşturan parçaların şekilleri ise adeta deniz dalgalarını tasvir ediyor. YKKS’ den önce Akdeniz Heykeli Zincirlikuyu Halk Sigorta’nın hemen önünde yine bir koca meydanda sergilenmekteydi. İstiklal Caddesi’nin kullanıcı profili düşünüldüğünde, her gün farklı yaşayışlardan ve farklı kültürlerden insanların birlikte aynı yerde var olması Akdeniz Heykeli’nin ne kadar doğru bir yerde sergilendiğini kanıtlar nitelikte. YKKS’nin caddedeki yaşam ve sirkülasyonu içine çekme potansiyeli taşıdığı bu yan şeffaf cephesinde, farklılıkları kucaklama güdüsü taşıyan Akdeniz Heykeli’nin sergileniyor olması tesadüf olmasa gerek. Günün her saatinde, gerek caddedeki kullanıcıların gerekse yapıyı ziyaret edenlerin ilgisini çekmeyi bu denli başaran yapının, bu cephesine ve cephede sergilenen heykelin estetik ve taşıdığı anlam açısından bir bütün oluşturmasına da çok şey borçlu olduğu yadsınamaz bir gerçektir.
Comments