19. yüzyıl sonlarında Avrupa’da kadınların bazı alanlarda eğitim almaları olağan karşılanırken, bu eğitim teknik ve bilim alanları dışında, çoğunlukla edebiyat veya güzel sanatların resim gibi bazı alanları ile sınırlı tutulmuştur. • Özellikle teknik alanlarda kadınların eğitim alma isteği ise bu hoşgörüden nasibini almamış ve geri çevrilmiştir. Mimarlık da bu alanlardan bir tanesidir. • Buna karşın teknik alanlarda önce eğitim alma, daha sonra da mesleği icra edecek diploma sahibi olma konusunda ısrarcı davranan kadınlar sayesinde sonuç alınabilmiştir. Bu, zorlu ve uzun bir mücadele olmuştur. • Örneğin, Fransa’da kökleri 1671 yılında kurulan Royal Academy of Architecture okuluna uzanan ve 1863’te hükümetten bağımsızlığını elde ederek Ecole des Beaux-Arts ismiyle mimarlık eğitimine devam eden ünlü okulda yöneticiler pek çok başvuru olmasına karşın, kadın öğrencileri kabul etmeyerek Academie de Julian’da mimarlık dışındaki sanat dallarında eğitim almaları için yönlendirmede bulunmuşlardır. • Fransa’nın 19. yüzyıl başında sanatçılara kucak açan entelektüel ortamı, kendi ülkelerinde aradıkları özgürlükçü ortamı bulamayan pek çok kadın ressamı Paris’e çekmesine karşın, mimarlık camiası kadınları kabullenmekte tereddüt etmiştir. Uzun mücadeleler sonucunda Beaux- Arts’ın Mimarlık Bölümü’ne kabul edilen ilk kadın da kamusal alanda var olma özgürlüğünü Paris’te arayan bir Amerikalı olmuştur. • Julia Morgan 1890 yılında liseden mezun olduktan sonra, 1894’te University of California’dan inşaat mühendisliği diploması alarak mezun olmuştur. • Ecole des Beaux- Arts’da mimarlık eğitimi almak istediği halde başvurusu sadece kadın olduğu için iki kez geri çevrilen Morgan, en sonunda 1898’de kabul edilmiş, 1901’de de “mimarlık yüksek lisans derecesi” ile mezun olmuştur. Kısacası, kadınların Ecole des Beaux-Arts’a kabul edilebilmeleri için iki yüz yirmi yedi yıl geçmesi gerekmiştir. • Bu arada Amerika’daki ilk kadın mimarların bambaşka bir kariyer yolu izledikleri görülmektedir. Pek çok kadın işe usta çırak ilişkisi ile mimarlık ofislerinde çizim teknikeri olarak başlamış, daha sonra eyaletlerin açtığı mimarlık sınavlarını vererek formal eğitim almaksızın mesleğe adım atmıştır. • ABD’de mimarlık alanında formal eğitim almak isteyen kadınların seçeneği mühendislik okulları olmuştur. Mühendis diploması alarak ya da mühendislik ön lisansını tamamlayarak daha sonra mimarlık yapmak için eğitim şansı arayan kadınların sayısı hiç de az değildir. • 1915’te sadece kadınlara özel olarak Cambridge’de kurulan Cambridge School of Architecture and Landscape, Amerika’daki ilk kadın mimarların eğitiminde önemli bir rol oynamıştır. • Türkiye’de Leman Tomsu ve Münevver Belen, İstanbul Erenköy Kız Lisesi’nden mezun olduktan sonra, 1929-30 eğitim yılında Akademi’nin mimarlık şubesine kabul edilen ilk kadın öğrenciler olmuştur. Leman Tomsu ve Münevver Belen’den önce mimarlık okuluna müracaat ettiği halde reddedilen bir kadın olup olmadığına ilişkin bir belgeye rastlanamamıştır. Buradan hareketle, Türkiye’de mimarlık mesleğine girmek isteyen kadınların eğitim almak için taleplerinde bir direnç ile karşılaşmadıkları sonucuna varılmaktadır. • Leman Tomsu’nun mimarlık mesleğine giriş öyküsü, Avrupa ve Amerika’daki diğer öncü kadın mimarların öyküleri ile karşılaştırılırsa, özellikle Cumhuriyet ideolojisinin kadınların kamusal alana girişlerini destekleyici politikalarının ne denli önemli bir ayrıcalık yarattığı görülebilir. Bu ayrıcalık, yalnız mimarlık alanında eğitim almak isteyen kadınlara hoşgörü ile yaklaşılması ile sınırlı değildir; aynı zamanda Tomsu ve Belen ile başlayan ilk kuşak kadın mimarlar kamu sektöründe kolaylıkla istihdam edilmiştir. • Her şeye rağmen, Tomsu ve Belen’in mimarlık alanında diploma sahibi oldukları 1934 yılında, Finlandiya’da 44, İngiltere’de 36, Fransa’da 42, Amerika’da 19 yıldır kadınların mimarlık eğitimi alma hakkına sahip oldukları gerçeği gözardı edilmemelidir. Eğitim almadan, çıraklıktan meslek birliklerinin kapılarını zorlayan kadınlar bunun dışındadır. Modernleşmenin merkezinde bulunan ülkelerdeki kadınlara oranla 20-45 yıl arası bir gecikme ile Türk kadınları mimarlık alanında eğitim hakkına sahip olmuştur. • 1930’lu yıllarda kadın mimarların erkeklere oranı %4 civarındayken günümüzde üniversitelerin mimarlık bölümü mezunları arasında kadınların % 60 gibi yüksek bir orana sahip olduğu görülmektedir. • Ancak, 1 Mart 2012 tarihli Mimarlar Odası kayıtlarına göre, Mimarlar Odası’na kayıt olanların % 40.18’i kadındır. Görüldüğü gibi, kadınlar mimarlık eğitimi almak için talep göstermelerine rağmen, aktif iş yaşamında ve piyasa koşullarında daha geride kalmaktadır. %20’lik kaybın bir bölümünün kamu sektöründe çalışıp, Oda’ya kayıt olmayan kadın mimarlardan kaynaklanabileceği tahmin edilmekle beraber, kesin rakam bilinmemektedir.
AKADEMİ'DE ARKADAŞLARI İLE
1933/1934 Öğretim Yılında Güzel Sanatlar Akademisi Öğrencileri Ve Öğretim Üyeleri
Leman Tomsu Akademi Yıllarında stüdyoda, 1930’ların başı
KAYNAKÇA:Mimarlar Derneği
Comments